Alanyazında üstün yetenekli öğrencilerin sahip oldukları ortak özellikler üzerine bir görüş birliğinin olmadığı ve oldukça heterojen bir grup olarak nitelendirildikleri ifade edilmektedir (Matthews & Yun Dai, 2014). Bununla birlikte alanyazında bu kavrama yönelik çeşitli tanımlar da yer almaktadır. Üstün yeteneklilik ve üstün yetenekli çocuk kavramlarına yönelik yapılan farklı tanımlamalar, bu kavramların dinamik yapısından kaynaklanmaktadır (Akarsu, 2001). Özellikle içinde yaşadığımız bilgi ve teknoloji çağında sahip olunması arzu edilen yeterlilik, beceri ve yetenekler çağın şartlarına göre hızla farklılaşmaktadır. Dolayısıyla hangi özelliklerin bireyi üstün yetenekli olarak tanımlayacağı da zamanla değişmektedir.
Koç (2016)’a göre üstün yeteneklilik belirli bir konuda üstün yetenek gösterme, üst düzey yaratıcı özelliklere sahip olma, belirli bir alanda görev sorumluluğu taşıma ve genel anlamda üstün beceri sergileme durumu olarak tanımlanabilir. Kirk ve Gallagher (1989) tarafından yapılan tanıma göre ise üstün yetenekli birey, zihinsel beceri, yaratıcılık, sanat ve liderlik gibi konularda üst düzey performans sergileyen ya da sahip olduğu kapasiteye ulaşma ve geliştirme hususunda akranlarıyla beraber devam ettiği eğitim ortamlarının yetersiz kaldığı, özel eğitime ihtiyaç duyan çocuk şeklinde tanımlanabilir. Millî Eğitim Bakanlığı [MEB] (1991) tarafından yapılan ve alanyazında kabul gören diğer bir tanıma göre üstün yetenekli çocuk; “genel ve/veya özel yetenekleri açısından, yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösterdiği konunun uzmanları tarafından belirlenmiş çocuklardır”.